pasif ötenazi ne demek?

Pasif Ötenazi

Pasif ötenazi, bir hastanın yaşamını sürdürmesi için gerekli olan tedavilerin durdurulması veya uygulanmaması yoluyla ölümüne izin verilmesidir. Aktif ötenaziden farklı olarak, burada doğrudan ölümcül bir eylemde bulunulmaz; var olan bir hastalığın veya durumun doğal seyrine bırakılır. Bu, genellikle hastanın yaşam kalitesini artırmanın veya acısını dindirmek için yapılır.

Tanım ve Kapsam

Pasif ötenazi, terminolojide bazen "tedaviden vazgeçme" veya "yaşam destek sistemlerini sonlandırma" olarak da adlandırılır. Esas itibarıyla, hastanın iyileşme umudu olmayan veya yaşamının son evresinde olan bireylere uygulanan bir yaklaşımdır. Bu durum, yoğun bakım ünitesindeki Ventilatör desteğinin çekilmesi, Antibiyotik tedavisinin kesilmesi veya Beslenme Tüpü ile beslemenin durdurulması gibi çeşitli uygulamaları içerebilir.

Hukuki ve Etik Boyutları

Pasif ötenazi, birçok ülkede, özellikle hastanın rızası varsa veya önceden bir Vasiyetname aracılığıyla belirtilmişse, yasal olarak kabul edilebilir bir uygulamadır. Ancak, yasal düzenlemeler ülkeden ülkeye büyük farklılıklar gösterebilir. Örneğin, bazı ülkeler sadece yetişkinlerin rızasıyla pasif ötenaziye izin verirken, diğerleri çocukların veya zihinsel engellilerin durumunda da belirli şartlar altında izin verebilir.

Etik açıdan bakıldığında, pasif ötenazi, Özerklik, Yaşam Hakkı, Acı Çekmeme Hakkı ve Merhamet gibi temel değerler arasındaki dengeyi içerir. Bu nedenle, pasif ötenazi kararları, genellikle doktorlar, etik kurullar, hasta yakınları ve bazen de hukukçular tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilir.

Pasif ve Aktif Ötenazi Arasındaki Fark

Pasif ve aktif ötenazi arasındaki temel fark, ölümün gerçekleşme biçimindedir. Aktif ötenazide, bir kişi (genellikle bir doktor) hastanın ölümünü hızlandırmak için doğrudan bir eylemde bulunur, örneğin ölümcül bir ilaç enjekte eder. Pasif ötenazide ise, ölümcül bir eylemde bulunulmaz; sadece yaşamı sürdüren tedaviler kesilir veya başlatılmaz ve hastalığın doğal seyrinde ilerlemesine izin verilir.

Bu ayrım, hukuki ve etik açıdan önemli sonuçlar doğurur. Birçok ülkede aktif ötenazi yasa dışı kabul edilirken, pasif ötenazi belirli şartlar altında yasal olabilir. Bunun nedeni, pasif ötenazinin genellikle hastanın kendi hastalığına yenik düşmesi olarak görülmesi ve aktif ötenazinin ise doğrudan bir müdahale olarak algılanmasıdır.

Uygulama Alanları

Pasif ötenazi, genellikle aşağıdaki durumlarda gündeme gelir:

  • Tedavisi Mümkün Olmayan Hastalıklar: Kanser, Alzheimer, Parkinson gibi ilerleyici ve tedavisi olmayan hastalıkların son evrelerinde.
  • Geri Dönüşü Olmayan Bilinç Kaybı: Koma veya kalıcı bitkisel hayatta olan hastalar.
  • Şiddetli Ağrı ve Acı Çekme: Kontrol altına alınamayan ağrı ve acı çeken hastalar.
  • Organ Yetmezliği: Kalp, akciğer, böbrek gibi organ yetmezliği olan ve organ nakli mümkün olmayan hastalar.

Eleştiriler ve Tartışmalar

Pasif ötenazi, destekleyenler kadar eleştirenleri de olan bir konudur. Eleştiriler genellikle şu noktalarda yoğunlaşır:

  • Yaşamın Kutsallığı: Bazı dini ve felsefi görüşlere göre, yaşam kutsaldır ve hiçbir koşulda sonlandırılmamalıdır.
  • Suistimal Riski: Hasta rızasının tam olarak alınamadığı veya hastanın karar verme yeteneğinin olmadığı durumlarda, pasif ötenazinin suistimal edilebileceği endişesi.
  • Hekimlik Etiği: Bazı hekimler, yaşamı koruma yükümlülükleri olduğunu ve ötenaziye dahil olmanın bu yükümlülükle çeliştiğini düşünürler.
  • Palyatif Bakım: Pasif ötenaziye alternatif olarak, palyatif bakımın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiği savunulur. Palyatif bakım, hastanın acısını dindirmeye ve yaşam kalitesini artırmaya odaklanır, ancak yaşamı sonlandırmayı amaçlamaz.

Sonuç

Pasif ötenazi, karmaşık hukuki, etik ve sosyal boyutları olan bir konudur. Bu konuda karar verirken, hastanın özerkliği, yaşam hakkı, acı çekmeme hakkı ve merhamet gibi temel değerler arasındaki dengeyi gözetmek önemlidir. Ayrıca, palyatif bakım gibi alternatif yaklaşımların da değerlendirilmesi ve hastanın durumuna en uygun olan seçeneğin belirlenmesi gerekmektedir. Bu süreçte, doktorlar, hasta yakınları, etik kurullar ve hukukçuların işbirliği içinde çalışması, doğru ve etik bir karar verilmesine yardımcı olabilir.

Kendi sorunu sor